ANİ İŞİTME KAYBI

Ani İşitme Kaybı

Ani işitme kaybı (AİK), isminden de anlaşılacağı gibi işitmenin aniden azaldığı bir hastalıktır. Bu hastalık tıbbi olarak 3 günden az bir sürede ortaya çıkan, birbirini takip eden en az 3 frekansta, en az 30 dB'lik (ses şiddeti birimi) sinirsel tip işitme kaybı olarak tanımlanmaktadır.

AİK'sı olan hasta etkilenen kulağında işitme kaybının yanı sıra uğultu, tıkanıklık, çınlama hissedebilir, bazen baş dönmesi de olabilir. AİK %85-90 oranında sebebi bilinmeyen bir hastalıktır. Bu hastalığın ortaya çıkmasında öne sürülen etkenler arasında damarsal, viral nedenler, iç kulaktaki zarların yırtılması, otoimmünite (bağışıklık sisteminin kişinin kendi vücudunu tahrip etmesi) ve tömöral nedenler sayılmaktadır. Bu hastalığın olguların yaklaşık 1/3 ila 2/3'ünde kendi kendine iyileşebildiği bilinse de işitme kaybının ağır olduğu, baş dönmesi olan ve ilk 2 hafta içinde tedavisine başlanmayan hastalarda iyileşme şansının daha düşük olduğu ortaya koyulmuştur.

Yukarıda sözü geçen şikayetleri olan hastanın muayenesinde öncelikle dışkulak yolu ve kulak zarının normal olduğu doğrulanır. Yapılan işitme testinde etkilenen kulaktaki işitme kaybı, bu kaybın derecesi ve hangi frekansları etkilediği (pes tonlar-tiz tonlar ya da tüm tonlar) ortaya koyulur. Hastada damarsal ve metabolik faktörlerin ortaya koyulması için bazı kan testleri yapılabilir. Bir MR (emar) incelemesi ile işitme-denge sinirinden kaynaklanan bir tümör olup olmadığı ortaya koyulabilir. Bu durum son derece nadirdir. Yüz AİK'dan ortalama bir tanesinde 'Akustik Nörinom' adı verilen bir tümör tespit edilebilirken 100 Akustik Nörinom'lu hastadan yaklaşık 10 tanesinde tümör AİK ile ortaya çıkabilir. Söz konusu hasta bir çocuksa bir kulak tomografisi çekilip kulağın yapısından anatomik bir anormallik olup olmadığı ortaya koyulabilir.

AİK tedavisinde damar açıcılar, virüs öldürücüler, dolaşım arttırıcılar, damar genişletici serumlar gibi birçok ilaç denenmiştir. Ancak bunlar arasında bilimsel olarak en çok üzerinde uzlaşılan iki tedavi vardır: Kortizon tedavisi ve Hiperbarik Oksijen Tedavisi.

Kortizon damardan, hap olarak ve orta kulağa enjeksiyon şeklinde uygulanabilse de standart uygulamada tercihen hap olarak verilmektedir. 1mg/kg dozunda başlanıp tedrici olarak azaltılır ve 2-3 hafta içinde kesilir. Kortizonun kan şekerini arttırma, tansiyonu yükseltme, midede yanma, ekşime yaratma ya da var olan bir ülseri kötüleştirme, kemiklede erime gibi bir takım yan etkileri olabilir. Bu sebeple diabeti, yüksek tansiyonu, mide ülseri ya da kemik erimesi olanlarda çok dikkatle kullanılmalıdır. Böylesi hastalar tedavi öncesi bir Dahiliye Uzmanı tarafından da konsülte edilebilirler. Kortizon tedavisi alan hastaya tuzsuz yemesi söylenir ve kortizonun beraberinde bir mide koryucu da reçete edilir. Günümüzde hastalar mümkün olduğu kadar hastaneye yatırılarak değil, ayaktan tedavi edilmektedir. Çünkü hastalar evlerinde daha mutludur! Ancak hastanın ciddi baş dönmesi varsa bu baş dönmesi kontrol altına alınana kadar ya da ağır bir Diabet hastası ve kan şekerinin kontrolü çok zorsa kan şekerinin kontrol altına alınması için hastaneye yatırılabilir.

Ani İşitme Kaybı

Kulağa kortizon enjeksiyonu son yıllarda popüler hale gelen bir yöntemdir. Burada amaç orta kulağa verilen kortizonun yuvarlak pencere adı verilen yapıdan emilerek iç kulağa geçmesi ve orada arzu edilen etkiyi göstermesidir. Bunun için değişik uygulama yöntemleri ve rejimleri tarif edilmiştir. Ben kişisel pratiğimde uygulamadan yaklaşık yarım saat önce hastanın kulağına lokal anestezik etkili bir krem uyguluyorum. Daha sonra hastayı muayene masasına yatırarak mikroskop altında incecik bir iğneyle kulak zarını geçip orta kulağa kortizon veriyorum. Hasta başını yaklaşık 20 dakika boyunca karşı tarafa dönük vaziyette tutarak ilacın iç kulağa geçişini arttırmaya çalışıyorum. Bu işlemi haftada iki kez olmak üzere toplam 6 kez uyguluyorum. Bu tedavinin kitaplarda yer alan orta kulak iltihabı ya da kulak zarında delik kalması gibi yan etkileri olsa da söz konusu yan etkiler son derece az görülmektedir. Bu tedavi hasta Hiperbarik Oksijen seanslarına giderken de yapılabilmektedir. Kortizonun yan etkilerinden ötürü hap şeklinde kullanılamadığı hastalarda ya da klasik tedaviyle iyi sonuç alınamamışsa hastanın kulağını kurtarmaya yönelik bir şans daha vermek için kulağa kortizon enjeksiyonu yeni bir çığır açmıştır ve literatürde bu tedaviyle olumlu sonuçlar bildirilmektedir.

Hiperbarik Oksijen Tedavisi, özel bir kabin içerisinde hastaya yüksek basınç altında seanslar halinde %100 oksijen solutulmasıyla gerçekleştirilir ve standart olarak 20 seans, maksimum 40 seans uygulanabilmektedir. Hastalar tarafından genellikle iyi tolere edilir. Nadiren basınca bağlı olarak kulaklarda 'barotravma' denilen bir yan etkiye sebep olabilir.

Bilimsel verilerin ışığında, özellikle bir kulağı tamamen sağır olmuş ya da tama yakın ağır bir işitme kaybı olan bir hastada 'Bu kulağın artık iyileşme şansı yok' demeden önce yukarıda sözü geçen tedavilerle kulağı 'kurtarmaya' çalışmak son derece önemlidir. Ağır işitme kaybı olan bir kulak işitme cihazından yararlanabilir hale getirilse bile bu önemli bir başarı olarak kabul edilebilir.